24 Kasım 2011 Perşembe

Tayyip Erdoğan Özür mü Diledi?

Şu fotoğrafa bir bakın. İnsanların yüzleri, an gelir her şeyi anlatır deyip yazımızı icra edelim.
Dersim’de yaşananları tartışmaya açtık gidiyoruz. Biz hep böyle yaparız. Kırarız dökeriz bir güzel. Konuyu tartışmaya mı açacaksın, bunu doğru düzgün yap öyleyse.
Önce tüm arşivleri aç, belgeleri incele. Tarihçiler de olsun işin içinde. Enine boyuna incele. Ama 21. yüzyılın gözlüğüyle bakmayacaksın. Takacaksın o dönemin gözlüğünü ülkenin 10 sene öncesinde verdiği mücadeleyi, devrimleri için alması gereken sert önlemleri dönemin içerisinde yoğuracaksın.
Şimdi kimse bana Dersim’i tartıştığımızı, birilerinin de çıkıp Dersim için özür dilediğini söylemesin.
Didişen taraflara bakıyoruz Dersim’i konuşan yok.
CHP’li Hüseyin Aygün çıktı, Dersim olaylarından dolayı devlet sorumludur, CHP sorumludur dedi. Üstelik Atatürk’ün bu olaylardan haberi vardır diyerek bir mesaj vermeye çalıştı. Neden böyle bir şey söyleme ihtiyacı duydu? Derdi Dersim olaylarının irdelenmesi ise, bunu bir milletvekili olarak nasıl yapması gerektiğini ona anlatan hiç olmadı mı? Genel Başkanının Dersim’li olduğunu düşündüğümüzde sıkıntısını paylaşması gerekmez miydi? Tabi sıkıntısı Dersim olaylarının tartışılması ise.
Sonra 12’ler hareketi. Bu arkadaşlar gol atmadan önce konuyu Genel Başkanları ile konuştular mı? Parti organlarında tartıştılar mı? Bir de kendilerini  “girişimimizden Sayın Deniz Baykal’ın hiçbir şekilde bilgisi olmadı” şeklinde savunmaları da akıllara başka şeyler getiriyor.
Kılıçdaroğlu da köşeye sıkıştırılmış bir durumda nasıl hareket edeceğini bilemez bir şekilde savunmaya geçmek zorunda kaldı. Hükümet zaten eline geçmiş bir kozu değerlendirmenin hazzıyla vurdukça vurdu.
Hükümette yüklendi CHP’ye, yükledi CHP’ye Dersim’i. Bir baktık Dersim’in beyaz atlı savunucusu olup çıkıverdi sanki Aleviler konusunda zikirleri, fikirleri bilinmezmiş gibi. Şükrü Küçükşahin yakalamış meselenin özünü diyor ki: “…bugüne kadar Alevilere pek olumlu yaklaşmayan kalemlerin, Dersim katliamı nedeniyle Başbakan olarak özür dileyip çok olumlu bir tutum alan Erdoğan’ın, seçim öncesi gittiği Çorum’da tarihte Alevilere karşın yapılan en büyük kıyımın ve Alevi kadın ve kızlar size mubah fetvasını veren Ebusuud Efendi’yi yüceltmiş olması, sorunu sadece 1937 ile sınırlı tutması, yine dünkü konuşmasında kendisini mahkum eden yargıçların mezhebini öne çıkarması…”
Başbakan özür dilemedi aslında. Ben seni şimdi köşeye sıkıştırayım da gör bakalım dedi sadece hepsi bu.
1937’de yaşanmış olayları, CHP milletime ne yapmış, özür dileyin! Sabiha Gökçen havaalanının ismi değişsin gibi sığ tartışmalara kurban etmek bu ülkenin bağımsızlığı ve uygarlaşması için verilen milli mücadeleye zarar vermekten öteye gidemez. Bir gün gelir bir bakmışsın Cumhuriyet değerlerini de bu sığ anlayışla tartışmaya başlamışız.
O dönem, neden bunların yaşandığını, neden bu kadar sert önlemler alındığını belgelere dayanarak masaya yatırmazsak bu işte kötü niyet aramak gerekir.
Son söz: Acaba bu tartışmayla Cumhuriyetin kuruluş felsefesi ve kurucularını yıpratmaya yönelik bir niyet var mı?
Ya da birileri Cumhuriyet felsefesini ve Mustafa Kemal’i tartışmaya mı açıyor?       

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder