9 Eylül 2011 Cuma

Çözümsüzlüğe Doğru Kürt Sorunu

BDP kongresinde alınan kararlar ile Kürt sorununa bulunacak barışçıl ve bütünleştirici çözüm yolları kapatılmış oldu.
Türkiye’nin birlikte, kardeşçe yaşam enerjisinin önünü tıkayacak, ülkeyi ayrışmaya götürecek olan kararlar BDP’nin tüzüğüne girmiş bulunmaktadır.
Aslında lafı çok dolaştırmaya gerek yoktur. Ülkemizdeki bir anlayış uzun yıllardır Kürt sorununu derinleştirmekteydi.
Neydi bu?
Kürt kimliğini görmezden gelmek ve kültürel hareketlerin yasalarla engellenmiş olması. Bir de bunun üzerine doğu ve güneydoğu Anadolu bölgelerindeki ekonomik sorunları koyduğunuzda, tablo; isyan olup çıkıveriyor.
Kürtler dillerini rahat konuşabilseydi geliştirebilseydi, çocuklarına istediği ismi verebilseydi, şarkılarını diledikleri gibi söyleyebilseydi kısacası, kendilerini özgürce ifade edebilselerdi bu ülkeye ne zararı olurdu?
Bugün süreç bambaşka yere gitmektedir. Aşama aşama bölünmeye götürmektedir son dönemdeki olaylar.
BDP, en son gerçekleşen kongresinde aldığı kararla Türkiye’nin partisi olmadığını ortaya koymuştur. Başkanları, “TBMM’ne dönmek için şartlar henüz oluşmamıştır” derken, alınan kongre kararları ile mecliste hangi anlayışın temsilcisi olacaklarını düşünmektedirler çok merak ediyorum.
Bir düşünün; mecliste bir parti, ayrı bir devlet olmak için mücadele veriyor. Çizelim sınırları, zaten sınırlar belli de bunu tescilleyelim diyor. Sizce böyle bir parti mecliste hangi şartların oluşmasını bekliyor olabilir?
Bir şeyler ters gitmekte. Adına barış deniyor, kardeşlik deniyor ama işin sonu gözyaşı.
Unutmayalım, bölünmüş bir Türkiye’den en büyük zararı görecek olan, doğu ve güneydoğu Anadolu’daki Kürtlerdir.
BDP kongresinde ne kararlar alındı?
- “Türklerle Kürtler arasındaki kardeşliğin temelinin tarihin derinliklerinde yattığını” belirten tüzük maddesi kaldırılıyor.
  - Tüzüğe demokratik özerklik kavramı ekleniyor.
Kısacası BDP, hedefimiz demokratik özerklik diyor. Türkiye’nin değil bir bölgenin, bir kesimin partisiyiz diyor.
Aslında pek çok kişi mücadelenin bu olduğunu çok önceleri görmüştür, yazıp çizmişlerdir. Merak edenler arşivleri bir karıştırsın. Bunun için gazete, dergi dolaşmasına gerek yok. Google’da aratınca bulabilirler.
Öyle ise nedir bugün gelinen nokta? Ülke nereye gitmekte?
Son yıllarda devamlı Türklere yüklenildi çözüm ve uzlaşı için. “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözü tartışıldı, ırkçılık gibi yorumlandı. Hatta Türk demenin dayanılmaz ağırlığına maruz bırakıldı insanlarımız. Şimdi Kürtlere çok büyük görev düşmektedir. Bölünmüş bir Türkiye, sömürgeleştirilmiş bir Kürdistan yaratacaktır. 21.yüzyılda sömürgeleştirilmiş bir ülkede yaşamanın anlamını biliyor musunuz?
Kölelik!
Mustafa Kemal’in yarattığı barış ve kardeşlik ülkesi Türkiye, Türklerin ve Kürtlerin iç içe yaşadığı tek vatanlarıdır. Öyle bir kaynaşmıştır ki, birleşme hatları ortadan kalkmış tek parça olmuştur. Bir düşünün, bu memlekette Eşlerden biri Türk diğeri Kürt o kadar çok aile var ki bunların çocukları ve onların çocukları için ne söylenebilir. Hadi tutun ve birleşme yerinden dikkatlice ayırın. Ne oldu? Ayıramadınız değil mi?
Lütfen bunları bir düşünün. Ülkemiz üzerinde oynanan kirli, kanlı oyunu ve bu oyunun bilerek ya da bilmeyerek parçası olan kesimleri…
Bu ülke hepimizin. Sevgi düzleminden yaşamalı bu güzel birlikteliği.
Vatanımızı seviyoruz. Halkımızı, kültür çeşitliliğimizi, dil zenginliğimizi, tarihimizi…
Bizler Türkiye’yi vatan kabul etmişiz. Atalarımız bunun için canlarını vermişler.
Oyuna gelmeyelim!  
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder